- hiç de değil
- adv. not at all
Turkish-English dictionary. 2013.
Turkish-English dictionary. 2013.
hiç — zf., Far. hīç 1) Olumsuz yargılı cümlelerde fiilin anlamını pekiştiren bir söz 2) Soru cümlelerinde belirsiz bir zamanı anlatan bir söz Hiç ava gittiniz mi? 3) Bir soruya açık bir cevap verilmek istenmediğinde cevap cümlesinin başına getirilen… … Çağatay Osmanlı Sözlük
hiç değil — asla, kesinlikle Küçük tıpkı dedesi. Hiç değil … Çağatay Osmanlı Sözlük
hiç değilse (veya olmazsa) — 1) önemli olmasa bile, başka bir şey olmasa bile Bu mahluk hiç değilse hep aynı noktada dönüp dolaştığının farkında değil. Y. K. Karaosmanoğlu 2) en az Hiç değilse şu avuç içi kadar havuza bir fıskiye koysalarmış ya... T. Buğra 3) bari İnsan hiç… … Çağatay Osmanlı Sözlük
hiç de — kesinlikle, katiyen Dersleri hiç de iyi değil … Çağatay Osmanlı Sözlük
üstüne vazife olmamak (veya değil) — görevi olmamak, o görev kendini ilgilendirmemek Hiç de değil, üstümüze vazife olmayan şeylere ne karışalım. P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
mahkeme kadıya mülk değil — hiç kimse, bulunduğu kamu hizmetinde ömrünün sonuna kadar kalamaz anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
ne karışıyorsun ananenin aşı, babanın keşi değil — senin ile hiç ilgisi yok, seni ilgilendirmez … Beypazari ağzindan sözcükler
yurttaş — is. Yurtları veya yurt duyguları bir olanlardan her biri, vatandaş Hiç tembellik değil yurttaşım, dedim hele tembellik hiç değil! M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
Litotes — In rhetoric, litotes ( /ˈlaɪt … Wikipedia
eksik — sf., ği 1) Bir bölümü olmayan, noksan, natamam Bu kitap eksik, baş tarafı yok. 2) Mükemmel olmayan, kusurlu, muallel, sakat 3) Az Arada can sıkıntısından doğma kavgalar da hiç eksik değil... R. N. Güntekin 4) is. İhtiyaç duyulan şey Aklı sıra bu… … Çağatay Osmanlı Sözlük
affetmişsin — hiç de öyle değil, yanılıyorsun anlamında kullanılan bir söz Yakın tarihe ait tefrikaların ezelî okuyucusu Başefendi, affetmişsin sen onu, dedi. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük